D VİTAMİNİ TAKVİYELERİNİN ZARARI VAR MIDIR?

Tüm ilaçlar gereksiz, uygun olmayan dozda ve bilinçsiz tüketime açıktırlar ve tedavi dozlarında bile olumsuz etkilere yol açabilirler. Ülkemizde özellikle son yıllarda farkındalığı ve kullanımı oldukça artan ve bilinçsiz şekilde kullanıldığı düşünülen ilaçlardan birisi de D vitaminidir.

D vitamini vücudumuzun neredeyse tüm sistemleri için önemli bir vitamindir. Son yıllarda kullanımı ile ilgili farkındalık, özellikle COVİD-19 pandemisiyle beraber artmıştır; internet, sosyal medya, televizyon, radyo, gazete gibi mecralardan dolayı D vitamini takviyeleri oldukça popüler hale gelmiştir. D vitamininin de bir ilaç olduğu unutulmamalı ve yağda çözündüğü için vücutta depolanabildiği ve yüksek dozlarda kullanımının toksik etkilere yol açabileceği konusunda halk bilgilendirilmelidir. Tüm ilaçlarda olduğu gibi D vitamini için de kullanım formu, sıklığı ve dozu çok önemlidir. Hastaya bu konuda doğru hasta eğitimi yapmak hayati önem arz eder.

D Vitamini

Yağda çözünen ve vücudumuzda önemli etkileri olan bir vitamindir ve kanda taşıyıcı proteine bağlanarak doku düzeyine taşınmaktadır. Vitamin D klasik vitaminlerden farklı olarak vücudumuzda sentezlenir. Vitamin olarak isimlendirilse de aslında endojen üretimle oluştuğu için ve biyolojik etkilerinden dolayı hormon görevi görür; böbrek ve karaciğer aracılığı ile aktif hale getirilen steroid yapıda bir prehormondur.

D vitamini; vücutta böbrek, kemik ve ince bağırsaklar olmak üzere üç hedef organ vasıtasıyla kalsiyum ve fosfor metabolizmasını düzenler ve vücudun Ca ve P dengesini korur.

D vitamini immün sistem, solunum sistemi, üreme sistemi, karaciğer, böbrek, cilt ve deri gibi birçok sistem üzerinde etkilidir.

Yapılan çalışmalarda otoimmün hastalıklar, enflamatuar bağırsak hastalığı, romatoid artrit, multipl skleroz, tip 1 diyabet, metabolik hastalıklar, parkinson hastalığı, alzheimer hastalığı, depresyon, şizofreni, bazı kanserler ve kardiyovasküler hastalıkların oluşmasında D vitamini eksikliğinin rol oynadığı belirtilmektedir.

D vitamini eksikliğinde akciğer, kolon, prostat, pankreas, Hodgkin lenfoma gibi birçok kanser türünün görülme sıklığında artış olduğu ve osteoporoz, kemik kırıkları, osteomalazi, solunum yolu enfeksiyonu, atopik dermatit, polikistik over sendromu, infertilite, insülin direnci, metabolik sendrom gelişme riskinin de yüksek olduğu belirtilmiştir.

D Vitamini Kaynakları

D vitamininin en önemli kaynağı güneş ışığıdır. Vücudumuzdaki D vitaminin %95’i derimizden Ultraviyole-B ışınlarının etkisi ile sentezlenir. İnsan vücudunda D vitaminin esas sentezlendiği yer deridir. İnsanda esas aktif olan D vitamini; vitamin D3 (kolekalsiferol)’dür.

D vitaminin ekzojen kaynağı beslenme ve diyettir. Yaz aylarında güneş ışınlarına maruziyetle D vitamini sentezi olurken; kış aylarında beslenme ile özellikle yağlı balık tüketimi ile D vitamini alımı sağlanır.

D vitamini kaynaklarından en önemlisi güneş ışınlarıdır, bununla birlikte D vitamini pek çok besinde de bulunur. Süt, somon, uskumru, kılıç balığı, alabalık, ton balığı ve sardalya gibi yağlı balıklar, balık yağı, yumurta sarısı, peynir, tereyağı, mantar, maydanoz, yeşil soğan, brokoli ve yulaf D vitamini açısından zengin besinlerdir.

Günlük D vitamini ihtiyacı güneş ışınlarından ve besinlerden karşılanmaktadır. Bunların yeterli gelmediği durumlarda; yeterince güneş ışığından yararlanamayan, risk grubunda yer alan kişiler için D vitamini desteği gerekebilmektedir. İnsanlarda D vitaminine duyulan ihtiyaç ise yaşam boyunca değişmektedir.

D Vitamini Takviyeleri

Türkiye’de oral çözelti, enjeksiyonluk çözelti, oral damla, ampul, tablet ve kapsül formda olan D vitamini takviyeleri bulunmaktadır.

D vitamini içeren damla formundaki preparatlar oral yoldan alınır. Süt çocukları veya injeksiyon uygulanamayan kişilerde de oral yol tercih edilir. Süt çocuklarında genelde besin maddelerinin içine karıştırılarak tüketilir. D vitamini içeren ampul formundaki preparatlar ise sadece gastrointestinal emilim bozukluğu olan hastalarda tercih edilmektedir.

Sağlıklı D vitamini seviyeleri için yaş ve cinsiyet önemlidir. Sosyal yaşam, yaşam tarzı değişiklikleri, güneş ile olan temasın azalması gibi etkiler de D vitamini eksikliğine veya yetersizliğine yol açabilmektedir.

D vitamini seviyesini belirlemek için 25-OH vitamin D düzeyinin kullanılması önerilmektedir. Birçok kaynağa göre serum 25-OH Vitamin D seviyesi; >100 ng/ml (250 nmol/L) ise D hipervitaminoz, >150 ng/ml (375 nmol/L) ise D vitamini intoksikasyonu olarak kabul edilmektedir.

D Vitamini Takviyelerinin Olası Zararları

D vitamininin toksik dozu tam olarak bilinmemektedir. D vitamini takviyeleri D vitamini düzeyini ölçtürmeden kullanılmamalıdır. D vitamini düzeyleri ölçtürülerek doktorun tavsiye ettiği kadar kullanılmalıdır. Düzenli aralıklarla D vitamini ölçümü yaptırılmalı ve kullanıma devam edilip edilmeyeceği ona göre belirlenmelidir. D vitamini eksikliği olan ve takviye kullanmaya başlayan hastaya bir sonraki kontrolün ve ölçümün ne zaman olacağını mutlaka doktoruna sorması gerektiği söylenmelidir.

D vitamini takviyeleri profilaksi veya tedavi amacıyla farmakolojik dozlarda kullanıldığı zaman toksik etki yapmaz. Ancak hasta yüksek doz, uzun süre ya da kafasına göre takviye kullanırsa toksisite gözlenebilir. D vitamini yağda çözünen bir vitamindir, bu nedenle vücutta birikebilir. Bu özelliği de doz aşımı durumunda veya tedavinin aşırı dozlarla uzun süre devam etmesi durumunda toksisiteye neden olabilir.

D vitamini toksisitesinin tespit edilebilen ilk semptomları hiperkalsemi ve hiperkalsiüridir. D vitamini toksisitesi paratiroid hormondan bağımsız olarak hiperkalsemiye yol açmaktadır.

Akut D vitamini intoksikasyon semptomları hiperkalsemiye bağlıdır; kronik D vitamini intoksikasyonlarında ise semptomlar; ağrı, nefrokalsinozis, kemik demineralizasyonu olabilir.

Eksojen D vitamininin aşırı alımı nedeniyle D vitamini intoksikasyonu oluşabilir. Bu durumdaki hastalarda serum 25-OH vitamin D seviyesi çok yüksek olduğu halde hiperkalsemi oluşmayabilir ancak bu hastalarda kemik ağrıları, hiperkalsiüri, yumuşak doku kalsifikasyonları gibi subklinik şikayetler görülebilir. Bu şikayetler ‘’subklinik intoksikasyon’’ olarak tanımlanmaktadır.

D vitamini intoksikasyonu semptomları hiperkalsemiye bağlı olarak gelişmektedir. Semptomların hiperkalsemiye bağlı olmasının temel nedeni kalsiyumun gastrointestinal sistemden fazla emilimidir; kalsiyumun gastrointestinal sistemden fazla emilimi sonucu hiperkalsemi gelişir ve D vitamini intoksikasyonunda ortaya çıkan semptomlar kalsiyum fosfat kristallerinin yumuşak dokularda depolanması kaynaklıdır. D vitamini intoksikasyonunda hiperkalsiüri de sık görülür.

D vitamini farmakolojik dozlarda verildiğinde gastrointestinal sistemden kalsiyum absorbsiyonunu ve kemik rezorbsiyonunu artırır; bu etki D vitamininin fizyolojik etkisidir.D vitamini intoksikasyonunda bağırsaktan kalsiyum emilimi ve kemiklerden kalsiyum rezorbsiyonu artar; hafif ve orta hiperkalsemi hastalarda asemptomatik seyrederken ağır hiperkalsemide ise ciddi yan etkileri bulunur. Ciddi hiperkalseminin kardiyovasküler sistem, santral sinir sistemi, böbrekler ve bağırsaklar üzerine olumsuz etkileri vardır; acilen tedavi edilmesi gerekir.

Hasta Eğitimi

Son yıllarda D vitamini kullanımı ile ilgili farkındalık, özellikle COVİD-19 pandemisiyle beraber artmıştır; internet, sosyal medya, televizyon, radyo, gazete gibi mecralardan dolayı D vitamini takviyeleri oldukça popüler hale gelmiştir. D vitaminin de bir ilaç olduğu unutulmamalı ve yağda çözünerek vücutta depolandığı ve yüksek dozlarda kullanımının toksik etkilere yol açabileceği konusunda halk bilgilendirilmelidir. Tüm ilaçlarda olduğu gibi D vitamini için de kullanım formu, sıklığı ve dozu çok önemlidir. Hastaya bu konuda doğru hasta eğitimi yapmak hayati önem arz eder.

Profilaksi veya tedavi amacıyla farmakolojik dozlarda kullanılan D vitamini takviyelerinde toksik etki beklenmez. Ancak D vitamini ölçümü yaptırmadan kulaktan dolma bilgilerle takviye kullanılmamalıdır. D vitamini düzeyleri ölçtürülerek doktorun tavsiye ettiği kadar kullanılmalıdır. Düzenli aralıklarla D vitamini ölçümü yaptırılmalı ve kullanıma devam edilip edilmeyeceği ona göre belirlenmelidir. D vitamini eksikliği olan ve takviye kullanmaya başlayan hastaya bir sonraki kontrolün ve ölçümün ne zaman olacağını mutlaka doktoruna sorması gerektiği söylenmelidir. Ayrıca eczaneden D vitamini takviyesi almaya gelen hastaya da ölçüm yaptırıp yaptırmadığı sorulmalı ve doğru yönlendirmeler yapılmalıdır.

D vitamini takviyeleri profilaksi veya tedavi amacıyla uygun dozlarda kullanıldığı zaman toksik etki yapması beklenmez. Ancak hasta yüksek doz, uzun süre ya da kulaktan dolma bilgilerle kafasına göre takviye kullanırsa toksisite gözlenebilir. Doz aşımı durumunda veya tedavinin aşırı dozlarla uzun süre devam etmesi durumunda da toksisiteye neden olabilir. Bu nedenle D vitamini takviyeleri ile ilgili halkı bilgilendirmek için eczacıya önemli sorumluluklar düşmektedir.

Kaynak:

  1. Varımlı, D., Ülkemizde D Vitamini Reçetelemesinin ve Tüketiminin Değerlendirilmesi, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Farmasötik Toksikoloji Programı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2021.

0 yorum

Bir yanıt yazın

Avatar placeholder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

E-BÜLTEN

Yeni yüklenen slaytlardan ve güncel yazılardan haberdar olmak istiyorsanız e-posta adresiniz ile e-bültene kaydolabilirsiniz.