PROTON POMPA İNHİBİTÖRLERİNİN UZUN DÖNEMDE GÖRÜLEN YAN ETKİLERİ

Proton pompa inhibitörleri (PPİ) peptik ülser hastalığı, kronik non-steroid antienflamatuar ilaç kullanımı, Helicobacter pylori enfeksiyonu ve eroziv özofajit gibi olgularda yaygın olarak kullanılırlar. Yan etkiler genel olarak iyi tolere edilir ancak diğer tüm ilaçlarda olduğu gibi PPİ’ların da beklenmedik yan etkileri olabilmektedir.

PPİ’lara bağlı yan etkiler erken dönemde ortaya çıkan primer yan etkiler ve uzun dönemde ortaya çıkan sekonder yan etkiler olmak üzere iki gruba ayrılabilir. Primer yan etkiler arasında baş ağrısı, bulantı, diyare, kabızlık, karın ağrısı, akut interstisyel nefrit ve anaflaktik reaksiyonlar sayılabilir. Uzun süreli kullanım sonrası ortaya çıkan sekonder yan etkiler arasında ise, hipergastrinemiye bağlı yan etkiler, hipomagnezemi, enterik mikrobial enfeksiyon riski, artmış pnömoni riski ve artmış kemik kırığı sayılabilir.

Uzun süre PPİ kullanması gereken hastalara doğru hasta eğitimi yapılmalıdır; hastaya bu ilaçların muhtemel yan etkileri konusunda uyarıda bulunulmalı, bu yan etkilerin belirtileri anlatılmalı ve periyodik olarak değerlendirilmelidir.

Sekonder Yan Etkiler

Hipergastrinemi

PPİ’ların yan etkileri genelde tolere edilebilmekle beraber yine de hipergastrinemiye bağlı gastrik tümör riski bulunur.

PPİ’lar gastrik pH artışı ile G hücrelerinden gastrin salınımının artmasına ve hipergastrinemiye neden olmaktadır; bu durum gastrik hücrelerde hiperplazi ve fundik gland poliplerini oluşturur, fundik gland polipleri de benign lezyonlar olarak kabul edilmekte ve PPİ’ların bırakılmasıyla gerileme göstermektedirler. Bu hipergastrinemi enterokromoffin benzeri hücrelerde hiperplaziye neden olmakta bu da nöroendokrin tümör riskini beraberinde getirmektedir.

Hipomagnezemi

Magnezyumun vücudumuzda birçok fonksiyonel rolü vardır; magnezyum eksikliği tetaniye, konvülsiyonlara, kardiyak aritmilere, hipokalsemiye ve hipokalemiye yol açar. Uzun süreli PPİ kullanımı hipomagnezemiye neden olabilmektedir.

PPİ’ların intestinal duvardan Mg emilimini engelleyerek veya intestinal lümende aşırı kayba yol açarak hipomagnezemiye yol açtıkları düşünülmektedir. PPİ kullanımı ile hipomagnezemi oluşması için gereken ortalama süre net değildir; birkaç yıl olarak bildirilen vakalar olmakla beraber hipomagnezemi vakalarının çoğunluğu 5 yıl ve daha uzun süre PPİ kullanımıyla oluşmaktadır.

Orta dereceli hipomagnezemi olguları genelde asemptomatik seyretmekte ve rutin pratikte magnezyum bakılmaması bu vakaların atlanmasına neden olmaktadır. Hipomagnezemi magnezyum düzeyi 1,2mg/dl altına inene kadar belirti vermemektedir.

Uzun dönem PPİ kullanacak olan hastalarda özellikle diüretikler veya digoksin ile birlikte kullanıldığında magnezyum düzeyi aralıklı olarak kontrol edilmelidir. PPİ ilişkili hipomagnezemi olgularında PPİ kesilmeli ve magnezyum replasmanı uygulanmalıdır. Hastanın mide asit salgısının azaltılması gerekiyorsa famotidin, ranitidin gibi histamin reseptör antagonistleri kullanılabilir.

Enterik Enfeksiyonlar

PPİ kullanımı ile gastrik pH’nın 4’ün üzerine çıkması ve mikroorganizmaların gastrik asit ile eliminasyonunun engellenmesi sonucu enterik enfeksiyon riski artar. Yapılan bir analizde hastanede yatan ve PPİ kullanan hastalarda Clostridium difficile ilişkili diyare riskinde ve Campylobacter, Salmonella, Shigella ve Listeria enfeksiyon riskinde artış saptanmıştır. Yapılan başka çalışmalarda PPİ kullanımının hem toplum kökenli hem de hastane kaynaklı Clostridium difficile enfeksiyonları ile ilişkili olduğu ve riskin iki katın üzerinde arttığı gösterilmiştir.

Toplum Kökenli Pnömoniler

PPİ kullanımı gastrik pH’yı azaltır ve gastrik kolonizasyona neden olur. Mikroaspirasyonlar sonucunda da akciğer kolonizasyonu oluştuğu düşünülmektedir.

Yapılan geniş kapsamlı 80.000 hastadan oluşan vaka kontrollü bir çalışmada tanı öncesi 30 gün içinde başlanan PPİ tedavisinin toplum kökenli pnömoni riskini artırdığı bulunmuştur. 7642 hastayı içeren, toplum kökenli pnömoni tanısıyla takip edilen hastalarda yapılan başka bir çalışmada da bir hafta içerisinde PPİ başlananlarda toplum kökenli pnömoni gelişme riskinin 5 kat arttığı görülmüştür. Yapılan bir meta-analizde ise PPİ kullanımı ile hem toplum kökenli hem de hastane kökenli pnömoni riskinde artış olduğu belirtilmiştir.

Kemik Kırıkları

PPİ kullanımı ve artmış kırık riski arasında bir ilişki olduğu belirtilmektedir. Artmış kırık riskiyle ilgili birçok mekanizma ileriye sürülmüştür; bu mekanizmalar gastrik asit inhibisyonuna bağlı olarak bağırsaklardan kalsiyum emiliminin azalması ve osteoklastlarda da bulunan proton pompalarının inhibisyonu yoluyla kırık riskinin artmasıdır. PPİ’ların intragastrik sekresyonu inhibe etmesinin intestinal kalsiyum emilimi üzerine farklı sonuçları vardır.

223210 vakanın ve toplam 10 çalışmanın dahil edildiği çalışmada bir sistematik derleme ve meta-analiz yapılmış ve kalça kırığı riskinin PPİ kullanmayanlara göre 1.25 kat, vertebra kırığı riskinin 1.5 kat, bilek ve ön kol kırık riskinin 1.09 kat arttığı bildirilmiştir. Başka bir çalışmada da 50 yaşın üstünde 1 yıldan fazla zamandır PPİ kullanan hastalarda kalça kırığı riskinin 1.44 kat arttığı bildirilmiştir. Post-menapozal kadınlarda yapılan bir çalışmada ise omeprazol kullanımının osteoporoz ve yaştan bağımsız olarak vertebra kırığı riskini artırdığı gösterilmiştir.

Kaynak:

  1. Çelikbilek M. ve ark. Proton Pompa İnhibitörlerinin Yan Etkileri. Bozok Tıp Derg. 2013,1:(49-52).

0 yorum

Bir yanıt yazın

Avatar placeholder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

E-BÜLTEN

Yeni yüklenen slaytlardan ve güncel yazılardan haberdar olmak istiyorsanız e-posta adresiniz ile e-bültene kaydolabilirsiniz.