SGLT-2 İNHİBİTÖRÜ KULLANIMINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Sodyum-glikoz kotransporter 2 proteini (SGLT-2), böbreğin tübüler lümeninden süzülen glikozun yeniden geri emilmesinden sorumludur. SGLT-2 inhibitörleri ile böbreklerden geri emilim engellenir, glikozun reabsorpsiyonu azaltılır; idrarla glikoz atılımı artar ve kan glikozu düşer. SGLT-2 inhibisyonu ile sodyumun da yeniden geri emilimi engellenir; ozmotik diürez oluşumuna neden olur. Sistolik kan basıncını da azaltabilir.

SGLT-2 inihibitörleri diabetes mellitus tedavisinde endikedir; günde 1 kere kullanılır (metformin ile kombinasyonu günde 2 kere) ve tokluk kan şekerini kontrol eder. Tüm gün boyunca glikozun böbreklerden geri emilimini engeller. Yemekten bağımsız olarak; aç veya tok alınabilir. Empagliflozin ve Dapagliflozin piyasada bulunan SGLT-2 inhibitörleridir (Tablo-1).

Tablo-1: SGLT-2 inhibitörleri ve Türkiye’de bulunan müstahzarları

Böbrekler üzerinden etki gösterdiği için, son dönem böbrek hastalarında veya diyalizdeki hastalarda kullanılmamalıdır.Akut böbrek hasarı görülebilir. Empagliflozin GFR<45 olan hastalarda kullanılmamalıdır. Tedavi süresince böbrek fonksiyonları yılda en az bir kez ölçülmelidir.

İdrardaki glikoz miktarı artırdığı için idrar yolu enfeksiyonlarına yatkınlık oluşturur ve sık idrar yapma görülür. Özellikle kadınlarda genital mikotik enfeksiyonlar (vulvovajinal kandidiyazis gibi) görülmeye yatkınlık oluşturur. Hasta ilacı kullandığı süre boyunca bol su tüketmeli ve genital hijyene dikkat etmelidir. Ürogenital enfeksiyon veya perineal abse tedavi edilmezse nekrotizan fasiite neden olabilir (SGLT2 inhibitörü kullanan kadın ve erkek hastalarda, perineumda nekrotizan fasit (fournier gangreni) vakaları bildirilmiştir. Bu durum, seyrek ama ciddi ve potansiyel olarak hayatı tehdit eden bir olaydır ve acil cerrahi girişim ve antibiyotik tedavisini gerektirir. Hastalar, genital veya perineal bölgelerde ağrı, hassasiyet, eritem veya şişlik ile birlikte ateş veya kırıklık semptomlarından bazılarını birlikte hissetmeleri halinde doktora başvurmaları konusunda uyarılmalıdır).

SGLT-2 inhibitörleri kullanımında, terapötik glikozüri ile eşlik eden osmotik diürez, kan basıncında orta dereceli bir düşmeye yol açabilir. Bu nedenle, bilinen kardiyovasküler hastalığı olan, geçmişinde hipotansiyon öyküsü olup antihipertansif tedavi alan hastalar veya 75 yaş ve üzerindeki hastalar gibi, kan basıncı düşmesinin risk oluşturabileceği hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.

Sıvı kaybına yol açan durumlar varsa (gastrointestinal hastalıklar gibi), hacim durumunun  (fiziksel muayene, kan basıncı ölçümleri, hematokrit dahil laboratuvar testleri gibi) ve elektrolitlerin dikkatle izlenmesi gerekir. 

Sülfonilüre ya da insülinle birlikte kullanıldığında hipoglisemi yapabilir.

SGLT-2 inhibitörleri ile tedavi edilen hastalarda, hayati tehlike oluşturan ve ölümle sonuçlanan diyabetik ketoasidoz vakaları seyrek olarak bildirilmiştir. Öglisemik ketoasidozis (kan glikozu <250 mg/dL ama asidoz var) görülür; özellikle yatkınlığı olan kişilerde olur. Diyabetik ketoasidozis riski daha yüksek olan hastalar arasında,  beta hücre fonksiyonu rezervi düşük olan hastalar (C-peptid düzeyi düşük tip-2 diyabet hastaları veya erişkinlerde latent otoimmün diyabeti olanlar veya pankreatit öyküsü olan hastalar gibi), besin alımının kısıtlanmasına veya şiddetli dehidratasyona neden olan durumlara sahip olan hastalar, insülin dozları azaltılmış hastalar ve akut hastalık, cerrahi veya alkol bağımlılığına bağlı olarak insülin gereksinimleri artmış hastalar bulunur. Bu hastalarda, SGLT-2 inhibitörleri dikkatli bir şekilde kullanılmalıdır.

Bulantı, kusma, anoreksi, abdominal ağrı, aşırı susama, nefes almakta güçlük, konfüzyon, olağandışı yorgunluk veya uyku hali gibi spesifik olmayan semptomların görülmesi halinde, diyabetik ketoasidoz riski düşünülmelidir. Bu semptomlar ortaya çıkarsa, hasta, kan şekeri düzeyi ne olursa olsun, derhal ketoasidoz açısından değerlendirilmelidir. Hastaya bu belirtiler anlatılmalı, böyle bir durumla karşılaşırsa şekerli bir şeyler yemesi ve ilacını da yanına alarak hemen doktora gitmesi gerektiği söylenmelidir.

Susama hissi, sık idrara çıkma, baş dönmesi ve sırt ağrısı yapabileceği konusunda da hasta bilgilendirilmelidir. Ayrıca dislipidemi, hematokrit yükselmesi, tedavinin başlangıcında böbrek kreatinin klirensinde azalmaya da neden olabilir.

SGLT-2 inhibitörleri slaytı için tıklayınız.


0 yorum

Bir yanıt yazın

Avatar placeholder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

E-BÜLTEN

Yeni yüklenen slaytlardan ve güncel yazılardan haberdar olmak istiyorsanız e-posta adresiniz ile e-bültene kaydolabilirsiniz.