TAT DUYU BOZUKLUKLARI

cartoon, fail, head-1293830.jpg

Tat duyusu, bireyin yaşam kalitesi üzerinde etkili olan, beslenmeyi destekleyen, toksik gıdaların alınmasını önleyen hayati önemi olan bir duyudur. Sistemik ve lokal birçok faktöre bağlı olarak oluşabilen tat bozuklukları, kişinin fiziksel ve psikolojik iyi olma durumunu, iştahını ve yeterli beslenmesini olumsuz yönde etkilemektedir.

Tat duyusu, tat tomurcukları olarak adlandırılan, 50-70 mm boyutunda ve oval şekilde olan yaklaşık olarak 10 günlük yaşam süresi bulunan reseptörler tarafından algılanır. Bu tomurcuklar başta dilde olmak üzere damak, tonsilla, epiglottis ve proksimal özofagusta bulunur. Erişkinlerde 3.000-10.000 arası tat tomurcuğu bulunurken ortalama 45 yaş civarında tat tomurcuklarının bir kısmı dejenere olmaktadır. Çocuklarda ise yetişkinlerden daha fazla tat tomurcuğu bulunmaktadır.

Tat Bozuklukları

1. Niceliksel tat bozuklukları

  • Aguzi: Tat duyusunun yokluğudur.
  • Hipoguzi: Tat alma duyarlılığında azalmadır.
  • Disguzi: Tat duyusunun bozulmasıdır.
  • Hiperaguzi: Tat duyusunda artıştır.
  • Seçici ageuzi/hipoguzi: Sadece belli bir tadın algılanması veya diğer tatlara göre daha az algılanmasıdır.

2. Niteliksel tat bozuklukları

  • Paraguzi: Tat uyaranının yanlış algılanmasıdır.
  • Kakoguzi: Tatların kötü olarak algılanmasıdır.
  • Fantom tat: Sabit tat hissedilmesidir.

Tat Bozukluklarının Etiyolojisi

Tat duyusundaki bozukluklar idiyopatik olabileceği gibi çeşitli nedenlerle ilişkili de olabilir. Tat duyusunda bozukluğa neden olan faktörler şunlar olabilir:

  • Ağız kuruluğu
  • Myastenia gravis
  • Parkinson hastalığı
  • Kafa travmaları
  • Lokal antiplak ajanlar
  • Diyabet
  • Hamilelik
  • Gastroözofageal reflü hastalığı (GÖRH)
  • Hipotiroidi
  • Sigara kullanımı
  • Kulak ameliyatları
  • Aşırı alkol kullanımı
  • Karaciğer hastalıkları
  • Sinüzit
  • Koku duyusu bozuklukları
  • Üst solunum yolu enfeksiyonları
  • Ağız yanması sendromu
  • Vezikülobüllüz lezyonlar
  • Kıllı dil
  • Metalik dental restorasyonlar
  • Hareketli protezler
  • Nutrisyonel eksiklikler
  • Dental lokal anestezi
  • Gömülü diş çekimi gibi bazı cerrahi prosedürler
  • Kemoterapi
  • Baş boyun bölgesi radyoterapisi
  • Yaşlanma
  • Hamilelik
  • Menopoz
  • Bazı ilaçlar

Tat Bozukluğuna Neden Olan İlaçlar İçin TIKLAYINIZ.

Diyabetin tat bozukluğuna neden olma mekanizması, uzun süreli komplikasyonlarından biri olan nöropatilerin oluşmasıdır. Tat duyusunu ileten sinirlerde oluşan nöropatiler, diyabet hastalarında tat duyusu bozukluğuna neden olan etmenlerden biridir; ayrıca diyabet hastalarındaki tükürük bezi disfonksiyonu ve kserostomiye bağlı olarak da tat duyusu bozuklukları görülebilmektedir.

Periferal ve santral sinir sisteminde karşılaşılan hastalıklar tat duyu bozukluklarına yol açabilmektedir. Parkinson hastalığı, sinir sisteminde patolojik değişiklikler oluşturması, antiparkinson ilaçların tükürük akış hızını azaltması ve hastaların kötü ağız hijyenine sahip olması gibi faktörler nedeniyle tat duyusu bozukluklarına neden olabilmektedir.

Gastroözofageal reflüde karşılaşılan tat duyusu bozukluğu, mide salgısının özofagusa geri kaçması sonucu ekşimsi tat olarak tanımlanan, sürekli veya aralıklı olarak fantom tat oluşumundan kaynaklanır.

Böbrek yetmezliği olan hastalarda, üremiye bağlı oluşan stomatit oluşması, ağız kuruluğu ve malnütrisyona bağlı çinko eksikliği tat bozukluklarına neden olabilmektedir.

Vücudumuzda birçok enzimatik reaksiyona katılan, protein ve nükleik asitlerin üretiminde görevli çinko eksikliğinde tat duyusu azalması ve oral mukoza ülserleri görülmektedir.

Radyasyon tedavisi tat tomurcuklarını, duyu iletimini sağlayan sinirleri ve tükürük bezlerini etkileyerek tat duyusunda bozukluklara neden olur. Yoğun doz radyoterapi veya kemoterapi gören hastalarda yaşam kalitesini olumsuz etkileyen ageuzi ve disgeuzi yaygın görülmektedir. Radyoterapi tedavisinden sonra 6 ay-1 yıl içinde çoğu hastada tat duyusunda azalma olurken bazı hastalarda yıllar geçse de tat duyu bozukluğunda iyileşme olmamaktadır. Kemoterapi tedavisinde özellikle sülfidril grubu içeren kemoterapötik ilaç kullanan hastalarda sülfidril grubu çinko gibi ağır metalleri bağladığı için çinko eksikliğine bağlı olarak tat bozuklukları oluşabilmektedir.

Yaşlanma ile birlikte, tat tomurcuklarında meydana gelen değişikliklere, tükürük bezlerinin salgısındaki azalmaya ve kişinin besini tamamen çiğnemesindeki yetersizliklere bağlı olarak tat duyusunda bozukluklar görülebilmektedir. Fizyolojik yaşlanmanın dışında, yaşlı hastalarda polifarmasi, çinko eksikliği ve sistemik hastalıklara bağlı olarak da tat bozuklukları görülebilmektedir.

Ağız içerinde bulunan tükürük miktarı tat duyusu açısından çok önemlidir. Tükürüğün tat alma duyusunda etkili olmasının sebebi tat reseptörlerinin dış ortamla olan ilişkisindeki primer faktör olmasından kaynaklanır. Tükürük tat reseptörlerinin uyarılmasını sağlayan maddelerin çözünmesini sağlar. Tükürük içerinde bulunan organik ve inorganik bileşenler, tükürük akış hızı ve şeker klirensi gibi faktörler tat alma duyusunu etkilemektedir. Metal alaşımlar tükürüğe iyon salınımı yapmaları, oluşturdukları alerjik reaksiyonlar, bakteri adezyonunu kolaylaştırmaları, yanan ağız sendromuna neden olmaları ve ağızda iki farklı metal alaşım bulunmasına bağlı olarak dental galvanik akım oluşması gibi nedenlere bağlı olarak tat bozukluklarına yol açabilmektedirler.

Fantom tat oluşumunun ve kakoguzinin en önemli olan etkenlerinden biri kötü ağız hijyenidir. Kötü ağız hijyeni sonucunda oluşan gıda birikimi ve plaktaki bakterilerin sülfürlü metabolik ürünleri nedeniyle tat duyusunda bozukluklar görülebilmektedir.

Tat Bozukluklarının Tedavisi

Tat duyu bozukluklarının tedavisinde önce altta yatan neden belirlenir ve burada tedavi, etkene yönelik tedavidir. Sinir yaralanmalarından kaynaklanan tat duyu bozukluklarında nöroloji, lokal nedenlerle kaynaklanan tat bozukluklarında dental ve dermatolojik muayene, şizofreni depresyon gibi psikolojik faktörlerle ilişkilendirilen bozukluklarda psikiyatrist, hastanın sistemik bir hastalığından kaynaklı tat duyu kaybı var ise dahiliye gibi branşlar ile ortak tedavi planlanır. Cerrahi müdahale veya radyoterapi sonucunda gerçekleşen tat bozukluklarında tedaviden ziyade iyileşme zamana bırakılmaktadır.

İlaç kullanımına bağlı tat bozukluklarında ilaç tipinin veya ilaç dozunun değiştirilmesi seyri olumlu yönde etkilemektedir.

İdiopatik tat bozukluklarında, tat reseptörlerinin rejenerasyonunda çinko minerali önemli rol oynar; 4 ay boyunca günlük 140 mg/d sistemik çinko (glukonat veya sülfat) tablet kullanımının fayda sağladığı bildirilmiştir.

Kaynak:

  1. Kurtuldu E. ve ark. Tat Duyu Bozukluklarına Genel Bakış. Atatürk Üniv. Diş Hek. Fak. Derg. (2018) 28 (2) : 277-283.

0 yorum

Bir yanıt yazın

Avatar placeholder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

E-BÜLTEN

Yeni yüklenen slaytlardan ve güncel yazılardan haberdar olmak istiyorsanız e-posta adresiniz ile e-bültene kaydolabilirsiniz.